Kayıtlar

Kim bu yabancı ?

 Hislerime güvenen biriyimdir. En son mantığımla hareket etsem de hislerimi asla arka plana atmadım. Ve bu aralar kalbim beni çok yoruyor. Pişmanlıklarım var. Hem de çok. Niye beni anlamıyorlar. Niye kendimi kötü hissettiriyorlar. Beni tanımıyorlar mı ki ! Halbuki 6 yıl oldu hatta 7! Nasıl olur Allahım kötü hisler geziniyor kalbimde zihnimde. Keşkelerle doldu günlerim. Konuşamıyorum çok çok çok denedim ama nafile! Sonuçları biliyorum. Beni anlamıyorlar. Anlayan birini bulmak ne zor. Yok sanırım bu dünya da! Ruh eşi mi o da ne! Ruhumu hislerimi anlamıyor kimse. Aslında çaba da yok anlamak istenmiyor. Basit bir mesele gibi değil mi. Ahh ne güzel dışarıdan bakmak. Maruz kalmamak. Bilmiyorum herhalde 10 saat-24 saat dursam yanlarında hiiiç ağızlarını açıp konuşmazlar. Ah o ellerindeki her şeye yeter her şeye. Ya da başkaları hani uzakta olan kıymetlidir. Elde edemediğin kıymetlidir. Şu an tam olarak o his var zerrelerimde. Bazen diyorum ben neden bir çiçek değilim ya da bir kuş neden. ...

anı

 Bugün bir resme denk geldim. çocuk yetiştirmeyi anlatıyordu. bir kapının kenarına atılan çizikler zamanla yükseliyor ve kuş olup uçuyor... yazarken bile duygularıma karşı koyamıyorum. can parem oğlum... uyuyor şimdi. en son ağlayarak uyudu. büyüyor iki gözümün çiçeği. ve ben bazen ona geç kaldığımı düşünüyorum. geçmişe bakınca bir sürü anı biriktirmişiz çok şükür. ama işte vicdan denen iç muhasebe sistemi bana hep eksikliklerimi hatırlatıyor... canım oğlum inşallah her günümüz bir öncekinden daha güzel olur amin.  hep kendi evladım üzerinden düşünüyorum da kendi ailemi es geçiyorum. bizlerde öyleydikve büyüdük ve kuş olup uzak diyarlara uçtuk. ah ne zor bir şeymiş... her şey zıttıyla kaim derler. öyle gerçekten... ve bu muhteşem bir şey! küçükken anneme sorardım cennette her istediğimiz olucaksa çok sıkıcı olmaz mı diye. çünkü düşünürdüm hüzün olmasa mutluluğun anlamı olmuyor. ayrılık olmasa kavuşmanın bir manası yok ki! O zaman annem demişti ki cennette olumsuz duygular olma...

Hayatın Melodisi

    Her yazı da aynı şeyleri mi yazıyorum bilmiyorum. kendi yazdığım şeyleri okuyamama gibi bir özelliğim var... ama sanki öyleymiş gibi geliyor. Zaten buraya genelde sakin kalmak istediğim de, düşüncelere boğulduğum da, geçmiş ve geleceği tahayyül ettiğim de uğruyorum. Musmutlu anlarım... o zamanlar yazmak gereksiz geliyor. Yazmanın aksine doya doya yaşamak istiyorum o anları. yaşıyorum da. çok şükür. Şuan bir şarkı açık. kaç tekrar olduğunu hatırlamıyorum o kadar çok ki.. Bana hissettirdiklerini sevdim ve bilmem daha kaç defa daha dinlerim. Çok naif bir şarkı. Dinlemekten hiç sıkılmam gibi geliyor. Bakalım.     Hayatta aynen bu şarkı gibi. hem mutlu ediyor hem de bir yanı hüzünlü. Zaten benim gibi duygusal birinin yaşayacağı hayatta tam olarak böyle olmalıydı. İki kanatlı. sanırım herkes gibi.. hayatım bir şarkı olsaydı hangi şarkı olursu acaba merak ettim. bunu düşüneceğim. şarkı değilde bir fon olabilir sözsüz bir melodisi olan bir şeyler.. belki de şuan dinlediğ...

yine yeniden zaman

 Ne zaman bir şeyler yazmak istesem hep zaman kavramıyla karşılaşıyorum. Tüm yazacaklarım zamana dair oluyor. Sanırım ben yaşadığım şeylerden, olumsuzluklardan, duygu geçişlerinden hep zamanı sorumlu tutuyorum. Aslında Allah Kuranda zamana sövmeyin buyuruyor. zamana sövmek ve onu olan tüm olumsuzluklardan sorumlu tutmak. bazen de düzeleceğimizin umudunu zamana bağlamak. İyileşmek, yaraların sarılması... hepsini zamana bırakmak. hepimizin en çok kullandığı deyimdir belkide zamana bırakmak... zaman her şeyin ilacı... Ahh zaman sen nasıl bir şeysin öyle. Üzerine düşünmek bile saatlerimi, günlerimi alıyor bazen. ama durgunlaşıyor insan düşünme eylemini gerçekleştirince. zamansız hissettiğim zamandan çıktığım en uzun zaman gökyüzüne daldığımda oluyor. Her yazımın her düşüncemin dönüp dolaştığı yer gökyüzüm... şu an düşünüyorum da astronomi okumayı seçerdim. hayallerimi süsleyen o gökyüzüyle ilgilenmek.. kendimi bu dünyadan soyutlamak. belkide yaşadığım en büyük ve en mucizevi tecrübe.....

Zamana Dair...

Saat 22.23 ve ben ılık bir sonbahar gecesinden yazıyorum. Arkada Başlangıç filminden 'timeless' çalıyor. zamansız-lık. Zaman kavramı küçüklüğümden beri ilgimi çekmiştir. Einstain'ın görecelik kuramını okuduktan sonra özellikle dinlediğim, okuduğum, yaşadığım ve sanırım en çokta hissettiğim her şey ama her şey  beni bu kavramla karşı karşıya getirdi. düşünmek insana bahşedilen en mucizevi hediye. İnsan düşününce o beynin içindeki geçmiş ve gelecek kavramı olmayan bilgi denizine dalıyor ve işte o zaman başlıyor zamansızlık. gökyüzüne bakarken düşünmek en etkileyici olanı sanırım. insanı yüce duygularla çepeçevre sarıyor. bir anda ruhun arzuladığı  o sonsuzluğa erişiyorsun.